Ana içeriğe atla

A noktasından B noktasına gitmek değil (Seher Mutlu)




Sözlerime bu gezinin ileriki yaşamımız için bize birçok tecrübe kattığından başlamak istiyorum. Olay sadece A noktasından B noktasına gitmek değil, bunu herkes yapar. Önemli olan farklı kültürleri aynı anda tanımaya çalışmak, yeni dostluklar kurmak, insanlara önyargısız bakmak zira bunu becerdiğimiz sürece oturmuş bir karaktere sahip oluyoruz. Bu bağlamda müziğin önemini unutmamak gerekir. Yeni tarzlar keşfettik, kendimizi alfabesini bile bilmediğimiz bir dilde yazılan şarkıları söylerken bulduk, yeri geldi eğlendik. Bu çoğu insanın arayıp bulamadığı bir şey bu yüzden şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Bunu yapmak için mükemmel yeteneklere sahip olmanız gerekmiyor. Şarkı söylerken eğleniyor, kendinizi kaybettiğinizi sandığınız sırada bir anda ritimlerin içinde buluyorsanız ve bunu yaparken sizi dinleyenler de eğleniyorsa bu yeterli. 



Ziyaretler sırasında dinlediğim tarzlar sayesinde müziğe olan ilgimin arttığını söyleyebilirim, bazen bunu sağlayan sadece melodisi oluyor bazen de içinde geçen herhangi bir cümleyi beğeniyorsunuz ve bu da sizi ister istemez araştırmaya yönlendiriyor. Bu sayede müzik kulağınız da gelişiyor, şarkının yazıldığı dile karşı sempati bile duyabiliyorsunuz. Buna benzer birçok artı oluyor sizin için. Ayrıca bu ziyaretler sayesinde gelecekle ilgili planlarım değişti kendim için farklı şeyler düşünmeye başladım. Bu gerçekten güzel bir şey, düşünsenize aklınızda bile yokken bir şekilde kendinizi birilerinin sınırlarını belirlediği ve bize ait dediği size yabancı olan yerlerde buluyorsunuz, buna paralel olarak da görüşleriniz değişiyor, hayata karşı duruşunuz.. Bizim için bu projeyi düşünen maddi ve manevi destekte bulunan adını bildiğim ve bilmediğim herkese yürekten teşekkür etmeden geçmek olmazdı. Titizlikle düşünülmüş yegane projelerden biriydi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karşı kıyının ülkesi Yunanistan (Serkan Tezcan)

Sevgi , dostluk ve kardeşlik ülkesi…Karşı kıyının ülkesi Yunanistan…            Oraya gittiğimizde politik sebeplerden ve  Türk olduğumuzdan dolayı zaman zaman ters bakışlarla karşılaşabileceğimizi düşünürken, yolda Türkçe konuştuğumuzu duyanların yanımızdan geçerken Türkçe ’’hoş geldin’’ demesi bizleri düşünemeyeceğimiz kadar mutlu etmişti. Selanik’i ziyaret etmenin bizim için ayrı bir önemi vardı. Cumhuriyetimizin kurucusu , milletimizin önderi Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret ederken duygularımız karmakarışıktı. Hasret , gurur, hüzün, mutluluk…            Kültürlerimiz arasında benzerlikler olduğunu bilerek Selanik’e gitmiştik ama yeme-içme kültüründen müziğe, dansa, insan ilişkilerinden mimari yapıya kadar pek çok şeyin hemen hemen aynı olduğunu görmek hem çok şaşırtıcı hem de  çok heyecan vericiydi. Kalpten kalbe pek çok köprü kurduk, şarkılarımızda duygularımız...

Sevimli mi Sevimli Küçük Bir Kent Vibo Valentia (Hakan Şenses)

Kendine özgü tarihi dokusuyla yeşil çayırları yer yer kesen vadi oluklarıyla oldukça orijinal şirin bir kent işte Vibo Valentia. Tüm İtalya’da olduğu gibi pasta yani makarna’nın, pizza’nın pek çok lezzetli türlerini burada da görmek mümkünO zaman “Vibo Valentia’nın da içinde yer aldığı Calabria’nın İtalya’nın diğer bölgelerinden farkı nedir?” diyeceksiniz. Gördüğümüz kadarıyla anlatmaya çalışalım. Her şeyden önce Calabria Bölgesi çizmenin en güneyinde yer alan ortalama 2 milyona sahip Sicilya adası ile arsındaki yaklaşık 1 mil mesafesi bulunan İtalya’nın 20 coğrafi bölgesinden biri. Bölgenin Vibo Valentia’dan sonra en beğendiğimiz kentleri nefis manzaralara ve de tertemiz kumsallara sahip olan Tropea ve Reggio Calabria kentleriydi. Bu kentler başta olmak üzere otanik yerleşime sahip tarihi dokusuyla, deniz turizmine son derece uygun plajlarıyla ve de kıyıdan birkaç km içeride yer alan yemyeşil vadileriyle insanı büyüleyen tam bir turizm bölgesi burası. Bunun yanında yerli ya...

Akdeniz Kokan Ülke: Portekiz (Burcu Kızılyurt)

           Okyanusun en güzel yerlerinden biri olan bu küçük ama bir o kadar da Akdeniz kokan ülkeyi ziyaret etmek oldukça keyifliydi. Gerek insanları gerekse bahçelerdeki turunç ve portakal ağaçlarıyla sade ve bir o kadar da doğal güzelliğiyle Portekiz, gezip görülmeye değer bir ülke.  Nehir, göl ve denizden sonra uçsuz bucaksız okyanusla buluşmak apayrı bir tat. Atlas okyanusunun kıyısında kocaman dalgalara karşı fotoğraf çektirmek belki de hayalini bile kurmakta zorlanacağım bir düşünceydi benim için. Kısa ama bir o kadar da eğlenceli bu gezimizden aklımda kalan diğer bir nokta da, gittiğimiz bölgenin, Portekiz’e simgesini  veren ‘’horoz efsanesiyle’’  ünlü olmasıydı.  Bu gezide emeği geçen sevgili meslektaşlarım  Serkan Tezcan, Feride Şen ve İlker Padar’a  ve aynı zamanda projeyi anlamlı hale getiren özverili öğrencilerimiz;  Yakupcan, Barış, Seher,Bedrican, Havva ve Büşra’ya  sonsuz teşekkürler… ...